Mor - Kahraman Tazeoğlu ve M. H. Kan
Mor - Kahraman Tazeoğlu & M.H. Kan Zordur sadakat; gerçekten sevmeyince insan... Kimi seviyorsan kalbinin ülkesi orası oluyor. Sonra bir gün gözlerine bir bakıyorsun; orada yoksun! Onunla kaybettiğini onsuz nasıl bulacağını bile öğretmeden gidiyor. ?Aşkın sağ olsun? diyemiyorsun. Koca bir orman yanıyor içinde ama bir tek sen kül oluyorsun. Sadece bir insanı değil kirpiklerinden hayata tutunduğun bir aşkı kaybediyorsun. Ağlıyorsun. Kimi gözyaşları yanağını ıslatırken geçmişini temizler. Temizleniyorsun. Kendini, doğuma iki canla girip yapayalnız çıkan bir anne gibi hissediyorsun. Sana ait olanı doğururken kaybediyorsun. Ama hiçbir zaman onu içinde öldüremiyorsun. Kalbinden çıkaramadığını kabrine kadar götürüyorsun. Zaten o içimizde öldüremediklerimiz değil midir bizi sevmediklerimizle yaşamaya mahkûm eden? İnsan yalnızca mutlu olduğu zaman dilimine hayat diyor... Gerisi yaşamaya çalışmak. Unutma! Hayal ettiğin kadar hayal, gerçekleştirebildiğin kadar gerçeksindir. Bazı şeyleri değiştirebilmek içinse bildik acıları yeniden yaşaman gerekir. Ve kimsenin mutsuzluğu hayatı kadar uzun sürmemelidir.
Yazdığı kitaplarla büyük bir okur kitlesi oluşturan Kahraman Tazeoğlu ve fantastik romanlarıyla dikkat çeken M.H. Kan'ın ortak çalışması olan Mor kitabı, Destek Yayınları etiketiyle okuyucusuyla buluşuyor. 2016 yılında raflarda yerini alan kitap, 216 sayfadan oluşuyor.
Kahraman Tazeoğlu'nun felsefi ve romantik sözlerinin yanı sıra M.H. Kan'ın fantastik kurgusu kitabı öne çıkarıyor.Arka kapakta yer alan, "Zordur sadakat; gerçekten sevmeyince insan?" sözü kitabın içeriği hakkında ipucu veriyor. Hayal dünyasına yeni kapılar açan kitap dikkat çekici kapak tasarımıyla da ilgi topluyor. Kitabın kurgusunda öne çıkan karakterler; Asena, Yusuf, Dr. Nuh Ulak, Lamar, Pars Han gibi isimler oluyor. Romanın olay örgüsü, okurun günlük hayatta pek de karşılaşacağı cinsten izler taşımıyor. M.H. Kan'ın "Benim hikâyelerimi okuyan birisi asla ve asla karşılaşamayacağı şeyleri okumalı" cümlesi, kitabın fantastik içeriğini açığa çıkarıyor. Kitaptaki olayların geçtiği zaman; dünyanın asırlar sonrasına tekabül ediyor. Olayların kurgulandığı mekân ise İstanbul olsa da, İstanbul'un adı değiştirilerek "Asitan" olarak sunuluyor. Asitan isminin İstanbul'a daha önceleri verilmiş bir isim olması da tarihi bir bilgi olarak veriliyor. İhanetin, oyunların, kavganın ve okurun hayal gücü sınırlarını zorlayan birçok detayın akabinde gelişen kurguda "aşk" teması ön plana çıkıyor. Kendi alanlarında büyük başarılara imza atan iki yazar; sistemler, kişiler, olaylar değişse de aşk duygusu ve aşk acısının değişmeyeceğini okura göstermeyi hedef alıyor.Okuru öncelikle otoriteyi temsil eden Kırmızı Kule mekânı karşılıyor. Kırmızı Kule'de yaşayan aile, tüm dünyayı tek bir çatı altında toplayarak savaşları, terörü, hak ihlallerini sona erdirmesiyle biliniyor. Ayrıca tüm yasalar ve yönetime dair her işlem Kırmızı Kule'den geçiyor. Dünyayı daha yaşanılır hale getiren bu devlete herkes saygı ve minnet duyarken Barbarlar düşmanlık duyuyor. Halkı için var gücüyle çalışan devletin Barbarlar haricinde hiçbir grup yahut kişi ile sorun yaşayamıyor. Bilime, teknolojiye oldukça önem veriliyor, bilimle uğraşan kişiler Mavi Lab isimli özel, büyük ve zengin laboratuarlara yerleştiriliyor, yetiştiriliyor ve daima daha iyisi için çalışıyorlar.Kitabın kurgusunun şekillenmesi İletişim Kulesi'nin okura sunulmasıyla gerçekleşiyor. İletişim Kalesi, Asitan'ın Tepeleri'nin sonunda yer alıyor ve devasal mor renkli bir antenden oluşuyor. Bu antenin özelliği ise insanların beyinlerinde yer alan nano çip vesilesiyle dilekleri yer ve zamanda, diledikleri herkesle iletişime geçebilme şansını insanlara sunması oluyor. Dünya üzerinde var olan, devam eden tüm iletişim sistemleri Mor tarafından denetleniyorsa da Mor; olay örgüsünde "yapay zeka" ifadesini taşıyor. Bu mutlu ve huzurlu ütopya, Kırmızı Kule'de yaşayan aile tarafından kurulmuş gözükse de aslında ütopyanın gerçek kurucusu Dr. Nuh Ulak olarak biliniyor. Kitabın ana karakterlerinden biri ise Dr. Ulak'ın oğlu Yusuf oluyor. Dr. Ulak'ın oğluna verdiği bir görev ile olay örgüsü en hareketli anlarını yaşamaya başlıyor. Yusuf'a verilen görevde, ona eşlik etmesi için gönderilen akademik ile Kutup bölgesine gitmesi ve orada olduğu bilinen yabani çiçekleri (kardelen) ele geçirmesi isteniyor. Bir sonraki gün ona eşlik edecek akademik olan Asena'yı gören Yusuf, ona ilk görüşe âşık oluyor. Yusuf, bu büyük ve derin duyguyu ilk defa yaşadığını hissetse de hislerini Asena ile paylaşmıyor. Kitabın bundan sonraki kurgusunu ise Yusuf ile Asena'nın yaşadığı zorluklar, maceralar ve aşkları ile devam ediyor.
Akıcı dili ve sürükleyici kurgusuyla Mor kitabını elinizden bırakmadan bir solukta bitirmeniz mümkün. Okuru tamamen içine alarak yeni bir dünya yaşatan Mor fiyatı ile de her bütçeye uyum sağlayarak kütüphanelerde yerini almayı bekliyor.